“Zaten zorlanan sağlık sisteminin üzerine bir de 13 milyon göçmenin yükü bindirilince bu durum kaçınılmaz son oluyor” diyen Altaylı, bugünkü yazısında şu ifadelere yer verdi:
“Bugün konuşacağınız her doktor, her hastane yöneticisi göçmenlerin taleplerinden yaka silktiklerini anlatacaktır. Milyonlarca Suriyeliye yataklı tedavi yapmak, bir o kadarını ameliyat etmek, 1 milyona yakın Suriyeli bebeğin doğumunu sağlamakla ve binlerce Suriyeli sağlık çalışanı istihdam etmekle övünmek belki kendilerine iyi gelebilir ama Türk halkına pek iyi gelmiyor.
Geldiği zaman hastane kapılarında kuyruklar olduğu ve kendilerinin bu kuyrukları ortadan kaldırdığını iddia eden AKP iktidarı acaba bugünkü durumun farkında mı! Bugün hastane kapılarında kuyruk yok çünkü Türk vatandaşları hastaneye gidemiyor. Çünkü Türk vatandaşları hastanelerden randevu alamıyor.
Hastane kapasında kuyruk yok çünkü kuyruk randevu sırasında. Randevu alıp gidebilen ise eğer hastalığı ciddi veya teşhis için derin tetkik veya tedavi için araç gerekli ise bunlara ulaşamıyor.
Şehir hastaneleri ile yapılan sözleşmelerde açık hükümler olmasına rağmen, MR, Tomografi gibi tetkik cihazlarına aylar hatta bazen yıllar sonraya randevu verilebiliyor. Hastanelerin pek çoğu hastane yönetimlerinin üstün gayreti ve doktorlarının özverisi ile ayakta durabiliyor.
İlaç konusu ise apayrı bir rezalet. Pek çok ilaç artık yazılamıyor, SGK ve Sağlık Bakanlığı pek çoğu elzem ve eşsiz bu ilaçları listelerinden çıkarıyor. Yazılan ilaçları ise bulmanız mümkün değil.
İlaç firmaları bu ilaçları ya ithal emiyor, ya üretmiyor ya da çok az sayıda üretiyor.
Zaten zorlanan sağlık sisteminin üzerine bir de 13 milyon göçmenin yükü bindirilince bu durum kaçınılmaz son oluyor.”